‘MHP; Türk siyasi hayatında barış iklimine gölge veren çınar olmuştur’

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, İl ve İlçe Kongreleri sürecinin başlaması sebebiyle bir yazılı açıklama yaptı.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, İl ve İlçe Kongreleri sürecinin başlaması sebebiyle açıklamalarda bulundu. Yalçın, ”MHP; Türk siyasi hayatında barış iklimine gölge veren çınar, içinden yetişmekle iftihar ettiği milletine vefa ve bağlılıkta yıkılmaz kale, demokrasimizin olgunlaşması sürecinde çekilen çilelere gönüllü kucak olmuştur.” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın açıklamaları şu şekilde;

‘Son yıllarda Türkiye’de bölgemizde ve dünyada meydana gelen hadiseler; MHP ve Ülkücü Hareketin milletimizin bekası açısından taşıdığı inkâr edilemez değeri gözler önüne serdiği kadar, partimizin ve camiamızın sorumluluklarını da arttırmıştır.

MHP kervanı Kızılelma’ya doğru emin ve kararlı adımlarla ilerlerken taşıdığı yük de günden güne ağırlaşmaktadır.

Yüzüncü yılına adım adım yaklaşmakta olduğumuz genç Türk Cumhuriyeti, kemal yaşına ulaşmanın ve şanlı ecdadımızdan miras kalan tarihî misyonu ifa edecek küresel güce erişmenin sancılarını yaşamaktadır.

Sayısız yokluk ve imkânsızlıktan başını dik tutup güçlenerek sıyrılan Türkiye; hem kendi bölgesinde hem de dünyada seçkin bir yer edinmekle kalmamış, insanlığı saadet ve refaha kavuşturacak bir barış iklimi çağrısının yegâne adresi hâline gelmiştir.

Aziz milletimiz, Osmanlı Devleti’nin yıkıntıları etrafında tutuşan ateş çemberinden büyük bir devlet ve yönetim tecrübesi, sarsılmaz bir azim ve kararlılık, çelik gibi bağımsızlık ve egemenlik iradesi oraya koyarak ayağa kalkmıştır.

Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin kendi mukadderatını tayin iradesini haykırmakla kalmamış; aynı zamanda, hür ve müstakil bir Türk devletinin kuruluşunu dünyaya ilan etmiştir.

Büyük Türk milletinin, olağanüstü zor şartlardan Türkiye Cumhuriyeti’ni bugün getirdiği nokta; bütün dünyada alkışlanmakta, düşman ve muarızlarımızın dahi takdirini kazanmaktadır.

Buna karşılık aynı düşman ve muarızlarımız; Türkiye’nin başlattığı büyük yürüyüşü durdurabilmek, birlik ve bütünlüğümüzü bozmak ve topraklarımızı parçalamak için yeni planları devreye sokmakta, içerideki ve dışarıdaki iş birlikçileriyle yeni şer ortaklıkları tesis etmektedir.

Türkiye’nin 21. yüzyılda güven veren, caydırıcı bir küresel güç hâline gelmesinde; çağdaş bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uydurma çabalarından üstün başarı hikâyeleri çıkarılmasının yanında, iç siyasi ve kültürel dinamiklerin büyük katkısı vardır.

Burada elbette en büyük övünç paylarından biri; yarım asrı aşan siyasi mücadelesinde bütün varlığını millî bilinçlenme hamlelerine adayan, dava anlayışını Türkiye’nin kalkınmasına ve demokrasimizin güçlenmesine dayandıran Milliyetçi Hareket Partisi’ne aittir.

MHP, siyaset sahnesine çıktığından bu yana Türkiye’nin sorunlarına hem fikri hem fiilî çözümler üretmekle kalmamış; bunların hayata geçirilmesini mümkün kılan toplumsal barış ve şuurun teşekkülü için dinamik ve hareketli bir camia olarak görev ifa etmiştir.

 MHP; Türk siyasi hayatında barış iklimine gölge veren çınar, içinden yetişmekle iftihar ettiği milletine vefa ve bağlılıkta yıkılmaz kale, demokrasimizin olgunlaşması sürecinde çekilen çilelere gönüllü kucak olmuştur.

MHP’nin; Türkiye’yi 2023’ün lider ülkesi hedefine ulaştırma ülküsü yolundaki küresel projeleri üretecek yetkinlikte ve velut bir kaynak, bunların yürütülmesinde güvenilir bir mecra, siyaset yolculuğunda ihtiyaç duyulan muteber bir kervan olduğu görülmüştür.

MHP bugün, önüne 21. yüzyılı ve bütün insanlığı kucaklayan ulvi hedefler koyan Türkiye’nin bu gayesine ulaşmasında anahtar roller üstlenmiş bulunmaktadır.

MHP camiası ve Milliyetçi-Ülkücü Hareketin; dosta güven, düşmana korku veren; müessir ve caydırıcı bir siyasi kudret olduğu somut hadiselerle ortaya çıkmıştır.

MHP; Türkiye’de toplumsal barış ve istikrarın devamı için elini taşın altına koymuş, her zaman olduğu gibi günümüzde de birlikte siyasi uzlaşma hamleleriyle işleyen ve Cumhuriyet’i üçüncü evreye taşıyan yeni bir yönetim modelinin öncüsü olmuştur.

Böylece siyaset platformundaki tıkanıklıklar aşılmış, demokrasimizin işlerliği takviye edilmiş, çağdaş küresel hamlelere uygun ve istikrarlı bir idari yapının teşekkülü için kapılar ardına kadar aralanmıştır. 

Aziz milletimiz; MHP’nin siyasi mücadelesi boyunca izhar ettiği bu iradeye bigâne kalmamış, partimizi ve davamızı sahiplenmiştir.

Türkiye’nin milli ve siyasi istikrarının devamı, lider ülke hamlelerinin gerçekleşmesi yolunda MHP’nin sergilediği siyasi tutumun sürmesi önem arz etmektedir.

MHP’nin üstlendiği bu misyonun devamı ve selameti, teşkilatlarımızın göstereceği birlik ve bütünlük iradesiyle yakından alakalıdır.

Başarının, müessiriyetin ve millet tarafından teveccühün sürmesi; teşkilatlarımızın çalışma performansına, sergileyecekleri gayrete bağlıdır.

MHP’yi siyasette başarılı kılan, davamıza gönülden sadakat ve teşkilatlarımızın Genel Merkezimizle kurduğu sağlam rabıtadır.

MHP’yi güçlü ve tesirli kılan, Ülkücü Hareketin karakteristiği olan aidiyet hissinin ve mensubiyet şuurunun sağlamlığıdır.

MHP’yi dominant kılan, ülke çıkarlarını kendi öncelik ve ihtiyaçlarından üstün tutan mensuplarımızın idealizmi ve görev aşkıdır.

Gevşeklik ve nemelazımcılık; bu mizaçtaki kimselere daima sükûtuhayal ve hüsran getirmiş, Ülkücü kalmanın ehemmiyet ve ciddiyetini kavrayamayanlar saflarımızda tutunamamışlardır.

Görev ve vatan aşkına sadakat, fitneden ve tefrikadan uzak durma sorumluluğunu taşıyamayanlar; millet ve tarih önünde yokluk ve sefalete sürüklenmiştir.

Bağlılık, birlik ve bütünlük imtihanında eleğin atında kalanlar, un ufak olmuşlardır.

Davaya bağlılığı Ülkücülüğün şerefi bilenler; Hareketimizin devam ettirdiği mukaddes yürüyüşte bizimle birlikte, emin adımlarla ve başı dik surette istikbale doğru ilerlemektedir.

Kutlu yoldan saparak çıkar kapılarında ikbal ve dünyalık dilenenlerse sürünmekte, zillete sürüklenmektedir.

MHP; siyasette edindiği yeri ilkeli, seviyeli, sorumlu ve ciddi siyaset anlayışına borçludur.

MHP; hep doğrunun, haklının yanında, milletimizin çıkarlarının ve bekasının muhafazası peşinde olmuştur.

Karşımızda ise sürekli MHP muarızlığı ve aleyhimizde toplum mühendisliğiyle vakit harcayan CHP ile devşirmeleri vardır.

Dış politikada, bölgesel ve uluslararası konularda Türkiye’nin kazanımları hükümetin ve Cumhur İttifakının hanesine yazılmasın diye bile bile yanlışı savunan bir muhalefet partisi ile yancıları ve yemlemeleri vardır.

CHP’yle beslemelerini ülkesinin çıkarlarını değil, partinin ve parti yöneticilerinin oy kaygılarıyla siyasi beklentilerini esas alan bir zihniye esir almıştır.

CHP ile hempaları çözüm değil, sorun ve kaos üretme peşindedir.

Türkiye’nin savunma sanayiinde sağlıkta geldiği alkışlanacak noktalar bile görmezden gelinmekte, her vesileyle eleştiri yağmuruna tutulmaktadır.

CHP ve alkışçı korosu; hukuk yerine sokağı tercih edenlerle, baroları ve bazı meslek kuruluşlarını politbüroya çevirenlerle birliktedir.

Bremen mızıkacılarından farksız olan bu koro, yasanın tanıdığı hakları bir kenara bırakıp sözde hak ve adalet arayışı iddiasıyla beyni ve aklı yerine yumruklarını ve bacaklarını kullanmaktadır.

Hukukun üstünlüğünü temin yerine kaba kuvvet ve şiddet peşindeki malum koro, diyalog ve demokratik katılımı terk etmiştir. Nefesleri ve dilleri tehdit ve şantaj kokmakta, eylemlerinden hırs, tahakküm ve intikam taşmaktadır.

Oysa demokrasi diyalog ve çözüm arama rejimidir.

Diyalog, istişare ve barış iklimi yerine dayatmayı ve zorbalığı yeğleyenler, demokrasi düşmanı, dikta ve tiranlık yanlısı demektir.

CHP ve tilmizlerinin bir yandan otoriter rejim eleştirisi getirip diğer yandan sosyal barışa zarar veren kaotik eylemler düzenlemeleri, aslında otoriterlik ve dayatmacılık temayülünün işaretleridir.

Demokratik rejim içinde hak aramanın ilk yolu, sokağa inip güç gösterisi yapmak değildir.

Sözgelimi, TBMM’den geçerek yasalaşan çoklu Baro düzenlemelerine CHP ve yandaşlarıyla baroda yuvalanan Marksistlerin verdiği tepkiler antidemokratiktir. Yüce Meclisin millî iradeyi yansıtan yasama gücüne saygısızlıktır.

Halkın vekâletini vererek haklarını savunmasını istediği insanların kendi haklarını sokakta, adliye koridorlarında militanca sloganlar atarak aramaları, baro düzenlemelerinin ne kadar yerinde olduğunu ortaya koymuştur.

Hukuk yolları, demokrasinin araç ve teamülleri, diyalog kanalları işletilmeden sokakta hak aramanın; hukuk adamının en son düşüneceği çare olduğuna dair görüşlerin yerleştiği kamuoyunda, malum eylemler karşısında yasal düzenlemelerin haklılığına dair öngörüler güçlenmiştir.

“Eğer hukuk adamı sokağa indiyse ülke yakılıp yıkılmış, demokratik rejim çökmüş demektir.” düşüncesindeki Türk toplumu, her şeyin yerli yerinde olduğu gerçeği karşısında, barolara ve bazı meslek odalarına yuvalanan Marksist zihniyetin neleri yok ettiğini daha net gözlemlemiştir.

70’li yıllarımızı heba eden örgütlü sosyalist fraksiyonların kaba kuvvet, tedhiş ve güç gösterisi kokan militanlık yöntemlerinin sözde hukuk adamları marifetiyle adliye koridorlarında hoyratça sergilenmesine şahit olunmuştur.

Bütün bu olumsuzluklar karşısında, MHP’nin demokrasiyi yaşatma, rejimin çarkını işletme ve sosyal barışı korumada üstlendiği başat ve hayati rol daha da önem kazanmaktadır.

Bu rolü ifa ederken MHP’nin aşacağı önemli etaplardan biri, 14 Mart 2021 günü tamamlanacak, MHP’nin 13. Olağan büyük Kurultayı gerçekleştirilecektir.

O gün; teşkilatlarımızın lidere olan bağlılık ve vefasını bir kez daha göstereceğine, demokrasi şöleni kıvamında bir kurultay gerçekleştirileceğine inancımız tamdır.

Ülkücü iradenin Kongre sürecini Ülkücü hareketin büyüklüğüne ve Ülkücülüğün vakarına yaraşır bir ağırbaşlılık ve ciddiyetle çalışkanlıkla sürdürüleceğinden eminiz.

Kongreler süreci dolayısıyla Türkiye, dokuz çalışma bölgesine ayrılmıştır. Bu çerçevede Batı Anadolu, Karadeniz Bölgesi ve Orta Anadolu’da ikişer, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ise üç olmak üzere her biri dokuz ilden oluşan toplam 9 teşkilat bölgesi belirlenmiştir. İlçe ve il kongreleri söz konusu bölgelerde ve aynı zaman diliminde gerçekleştirilecektir.

Türk mitolojisinde dokuz rakamının matematiksel ve sembolik bir yeri vardır. 9 kutlu sayılmakta; bu sayıya denge, uğur ve güç izafe edilmektedir. Eski Türk kağanları da devletin bütünlük, istikrar ve egemenliğini temsilen 9 tuğ taşımışlardır.

MHP’nin Kongre sürecinin planlanması bağlamında Türk kültür ve siyaset tarihine uygun olarak “dokuzlama” yönteminin kullanılması; egemenlik, istikrar ve bütünlüğü sembolize eden 9 rakamıyla kamuoyuna mesaj verme amacı taşımaktadır.

İlk ilçe kongresinin Samsun İlkadım’da gerçekleştirilecek olması ise Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla Anadolu’da fiilen başlamış olan Millî Mücadele’ye atıf amacı taşımaktadır.

MHP’nin kuruluşundan beri Kuva-yı Milliye ruhuyla yürüttüğü siyasi mücadelesi; bin yıllık kardeşlik hukukuna dayanan millî birlik ve bütünlüğümüzün sonsuza dek korunmasını, devletimizi ayakta tutan varlık azim ve kararlılığının sürdürülmesini, bekamızın teminatı olan bağımsızlık bilincinin kavi tutulmasını esas almaktadır. 

13.Olağan Büyük Kurultay sürecinin Samsun İlkadım kongresiyle başlatılmasının gayesi, bu tarihî misyonun 1969 Şubat’ındaki ilk kongreden beri MHP bünyesinde büyük bir ciddiyet ve kararlılıkla yaşatıldığı mesajını kurultay yürüyüşünün ilk adımında vermektir.

Her kongre sürecinde olduğu gibi; teşkilatlarımız ve mensuplarımız bu defa da büyük bir heyecan ve coşkuyla, birlik ve beraberlik havası içinde şimdiden hazırlıklara başlamıştır.

Kongreler süreci dolayısıyla MHP’nin Türk siyasi hayatında bugün oynadığı etkin, sorumlu ve yapıcı rolden rahatsız olan çevrelerle muarızlarımız ve siyasi rakiplerimizden gelebilecek tahriklere kapılınmaması, kongreler sırasında da hiçbir taşkınlığa meydan ve izin verilmemesi önem taşımaktadır.

Teşkilatlarımız; ülkemizin yüksek çıkarları bağlamında MHP’nin üstlendiği başat işlev ve Cumhur İttifakının kucaklayıcı dinamiklerini dikkate alacaklardır.

Yetkili ve görevli arkadaşlarımız, bu gerçeği dikkate alarak, kongrelerimizin usulet ve suhulet içinde, demokrasi bayramı ve dayanışma havasında geçmesi için ellerinden geleni yapacaklardır.

Kongrelerde, korona virüs salgını dolayısıyla alınan toplumsal tedbir ve sağlık kararlarına harfiyen uyulması; temizlik, maske ve sosyal mesafe kuralına eksiksiz riayet edilmesi de önem arz eden bir başka husustur.

Kongrelerimizin; partimizin yarım asrı aşan sarsılmaz siyasi misyonuna, Hareketimizin ağırlık ve vakarına, davamızın üzerimize yüklediği tarihî sorumluluğa yaraşır olgunlukta geçeceğine inancımız tamdır.

İstiklal için birlik, İstikbal için dirlik

Kazanan Türkiye Olacak’

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*